Eğitimde Dersler: Dijital Yenilik

Eğer pandemi topluma olumlu bir şey öğrettiyse o da yenilik yapma özgürlüğü verildiğinde hızlı bir şekilde uyum sağlayabileceğimizdir. Eğitim alanındaki bazı yenilikler olağanüstü koşullar için kısa ömürlü çözümler olurken, diğer yenilikler önümüzdeki on yıllar boyunca eğitime yaklaşımımızı şekillendirecek.

IBRS, 2022 yılının Ocak ve Mart ayları arasında ANZ ve ASEAN bölgesindeki ilk, orta ve yüksek öğretim kurumlarıyla görüşmeler gerçekleştirmiştir. Hazırlanan raporda çeşitli konular gündeme getirilmiş olsa da, eğitim kurumlarının dijital inovasyonu uzun vadeli bir yatırım olarak benimsemeleri gerektiği önemli bir bulgudur.

Hali hazırda dijital eğitimi desteklemek için güçlü programlara sahip olan kurumlar, bu programlara sahip olmayan kurumlara kıyasla COVID kapanmalarında daha başarılı olmuştur. Aynı zamanda inovasyon programları da hem eğitimcileri inovasyona dahil etme hem de bunları finanse etmek ve gözden geçirmek için dengeli yönetişim ve uygulamaları hayata geçirme açısından önemli ölçüde gelişmiştir.

Eğitimciler artık kurumların öğretim deneylerini destekleme kapasitesine sahip olduğunu anladıkları için, eğitimde inovasyonun altın çağını yaşama potansiyeline sahibiz. Ancak bu durum, kurumların bunu destekleyecek resmi programlar uygulaması ve bu programların yukarıdan aşağıya doğru modellenmesi halinde gerçekleşecektir. Öğrencilerin refahı ve dijital güvenlik, kontrolsüz deneylere bırakılamayacak kadar önemlidir, ancak aynı zamanda eğitimcilere yeni teknolojileri ve yaklaşımları denemeleri konusunda güven duymalıyız.

Profesyonel gelişim, teknolojiyi öğretime entegre edebilmek için yıllardır vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Ancak, eğitimcilerin ağır iş yükü göz önüne alındığında, bunun için zaman ayırmak hep devam eden bir sorundu.

Pandemi bu konuyu zorunlu kılmıştır. Eğitimcilerin öğretim, içerik oluşturma ve meslektaşlar, öğrenciler ve ebeveynlerle iş birliği için çok çeşitli teknolojilere aşina olmaktan başka seçeneği kalmadı. Daha önce teknoloji kullanımında geri kalan kurumların çıkmaları gereken yokuş daha dikti. Ama başardılar! Buradan çıkarılacak en önemli ders, dijital eğitim araçlarına yönelik eğitimin "uygun zaman bulunana kadar" ertelenecek bir şey olmadığıdır. Bu bir öncelik olmalıdır.

COVID sonrası dünyada, profesyonel gelişimin, eğitimciler için ve eğitimciler tarafından düzenli geri bildirimlerle öğrenime dahil edilmesi gerekmektedir. Hibrit eğitim ve çevrimiçi öğretim kaydedilebilir ve iyileştirme sağlamak için gözden geçirilebilir. Buna ek olarak, öğrenci katılımıyla ilgili dijital göstergeler (izlenen videolar, dersi bırakma oranları vb.) çok değerli geri bildirimler sağlayabilir.

Pandemi sırasında dijital hizmetlerin yoğun bir şekilde kullanılması, eğitimcilerin onlarca yıldır mücadele ettiği bir sorunu ortaya çıkardı: Kurumsal yönetim ile eğitimi destekleyen teknolojiler arasındaki yetersiz birliktelik. Sokağa çıkma yasakları süresince, dijital eğitim ön planda yer aldı ve öğretmenlerin yönetim için zaman kaybetmeden tüm farklı eğitim çözümlerini bir araya getirme çabası da aynı derecede sancılı oldu.

Teknolojiler arasında entegrasyon artık çok önemli. Çoğu kurum için ekosistemin kalbi LMS'dir. İş birliğine dayalı öğrenme araçlarından değerlendirme çözümlerine kadar tüm yeteneklerin LMS ile entegre olması gerekmektedir. Bu nedenle, yeni teknolojilerin denenmesi ile mevcut ekosistemden yararlanma arasında bir denge kurulması gerekmektedir.

Bu dengenin sağlanmasına yönelik farklı yaklaşımlar vardır, ancak her model yeni yazılımı daha büyük bir ekosistemle nasıl etkileşime girdiği perspektifinden değerlendirmelidir. Bu çok önemli bir yönetişim işlevidir ve önerilen yeniliklerin olanaklarını ve sınırlamalarını iletebilecek eğitim uygulayıcılarını içermelidir.

Geçtiğimiz otuz yıl boyunca sayısız raporda eğitimdeki değişimin yavaşlığı eleştirildi. Ancak pandemi, öğretmenler ve idarecilerden öğrenciler ve ailelerine kadar tüm paydaşları hızlı değişimleri benimsemeye zorladı.

Teknik açıdan bakıldığında, bulut tabanlı çözümlerin benimsenmesi, eğitim ağlarını çok az bakım maliyeti olan veya hiç olmayan bir "sürekli yükseltme" döngüsüne doğru önemli ölçüde taşımıştır. Pandemi sürecinde benimsenen bulut çözümlerinin çoğu abonelik lisansına dayanmaktadır ve yükseltmeler müşterilerin çok az katılımı ile veya hiç katılımı olmadan sağlanmaktadır. Bu durum, eğitim teknolojisi uzmanlarının ekosisteme uyum sağlayan ve pedagojiyi destekleyen yeni inovasyonlar aramak için daha fazla zaman harcamasını sağlamaktadır. Aynı zamanda yeni inovasyonların birden fazla eğitim ağında aynı anda kullanılmasını sağlayarak kurumlar arası verimliliğin ve eğitimcinin yaşam boyu öğrenen olarak yolculuğunun bir parçası olarak yaşam boyu öğrenme yolculukları, mikro-krediler ve hızlandırılmış öğrenme gibi yeni seçeneklerin ortaya çıkarılması için büyük bir potansiyele sahiptir.

Eğitimde yeniden yüz yüze öğrenime dönülmesiyle birlikte, karantina dönemlerinde ortaya çıkan bazı önemli uygulamalar geleneksel yaklaşımlara geri dönebilir. Ancak bunların çoğu kalıcıdır ve ölçeklenebilir dijital çözümlere yatırım yapmanın yanı sıra bunları kullanacak eğitimcileri eğitmek de bir öncelik olmalıdır.

IBRS'nin araştırması Zoom sponsorluğunda bağımsız olarak yürütülmüştür ve Zoom çözümlerine odaklanmamaktadır. IBRS raporunun tamamını okumak için buraya tıklayın.